5 Eylül 1955 tarihinde Atatürk’ün evine bomba atılmasıyla 6-7 Eylül Olayları başladı. Bomba haberi radyoda 13.00’da duyuruldu. Ardından İstanbul Ekspres Gazetesi 16.00’da ikinci baskıya giderek olayı geniş çaplı duyurdu. Bu da 6-7 Eylül Olayları’nın başlamasında büyük etken oldu. İlerleyen saatlerde İzmir Gece Postası Gazetesi de bomba olayını duyurdu. Bunun üzerine İzmirliler ayaklanarak Konak’taki büyük Yunan bayrağını indirip yaktı.

İstanbul’daki öğrenci dernekleri, Kıbrıs Türk’tür Cemiyeti çatısı altında, Taksim Meydanı’nda protesto için toplandılar. “Kıbrıs Türk’tür, Türk Kalacak” sloganları atılmıştır. Birçok kişi elinde sopalarla İstanbul’a geldi. Göstericiler; kışkırtıcılar, önderler ve tahripçiler olarak sınıflandılar. Her sokağın başında Kıbrıs Türk’tür Cemiyeti adamları bulunmaktaydı. Rumların ev ve iş yeri adresleri daha önceden belirlenerek işaretlenmişti. Bu yüzden göstericilerin ilk hedefleri buralar oldu. Saat 20.30 sularında Rumların evleri ve dükkanları yağmalanmaya başladı. Şişli, Nişantaşı, Beyoğlu, Karaköy, Beyazıt, Kumkapı ve Yedikule civarında tahripler meydana geldi. En çok tahrip Beyoğlu’nda gerçekleşti.

Güvenlik Güçlerinin Olaylara Kayıtsızlığı ve Sonuçları

Olaylar başladığında güvenlik güçleri ve itfaiye teşkilatı da yangınlara kayıtsız kalmıştır. Güvenlik güçleri ancak 22.00’da harekete geçmiştir. Böylece olaylar 22.00’da güvenlik güçlerinin harekete geçerek Beyoğlu’na girmesiyle yavaşlamıştır. Ardından 00.00’da sıkıyönetim ilan edilmiş ve 00.00-05.00 arası sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Güvenlik güçleri 02.30’da bütün İstanbul’a hâkim oldular. Olaylar sonucunda birkaç Rum öldü ve 35 kişi yaralanmış ve 5622 bina tahrip edilmiştir. İstanbul’da 5104 kişi tutuklanmıştır.

Menderes bu olayları İstanbul valisinin 16.30-17.00 arasında kendisini aramasıyla öğrenecektir. Valiye gerekli yetkileri vererek beş kişinin bir araya gelmemesi gerektiğini söylenmiştir. Bayar ve Menderes 20.20 treniyle Haydarpaşa’dan Ankara’ya hareket ettiler. Bu esnada Menderes’in askeri birliklere gerekirse ateş etmeleri emrini vermesi olayların ciddiyetini arttırmıştır. Menderes İstanbul’a dönmek zorunda kalmıştı. Saat 01.00’da Menderes olayları engellemek için bizzat göstericilerin arasına katılmıştır. Güvenlik güçlerinin İstanbul’a hâkim olmasından sonra sular durulmuştur.

Hükümet yaptığı tebliğ ile olayların sorumluluğunu tümüyle Komünistlere yükleme çabasındaydı. Malları yağmalanan ve olaylardan zarar gören Rumlara tazminatlar ödendi. Cumhurbaşkanının himayesinde ve Başvekil Menderes’in fahri başkanlığında önde gelen sanayicilerden oluşan bir komite aracılığıyla yardım kampanyasına başlandı. Yardım kampanyası sonucu 31 Aralık 1957’ye kadar 8,7 milyon TL bağış toplandı.

Olaylar gerçekleşirken İç İşleri Bakanı Namık Gedik, İstanbul Emniyet Müdürü ise Ethem Yetkiner idi. Daha sonra İç İşleri Bakanı Namık Gedik istifa etti. Ardından İzmir Valisi, Ethem Yetkiner ve üç general görevden alındı ve pek çok memurun görev yerleri değiştirilmiştir. Kıbrıs Türk’tür Cemiyeti kapatılmıştır. Fakat 6-7 Eylül Olayları Rum göçlerinin yaşanmasına sebep olmuştur.

6-7 Eylül Olayları
6-7 Eylül Olayları

6-7 Eylül Olayları ve Yassıada Mahkemesi: Milli Felaket

9 Eylül’de Cumhurbaşkanı Celal Bayar, TBMM’yi 12 Eylül’de acil toplantıya çağırdı. Meclis 11 Eylül akşamı DP kurmayları olayları görüştü ve ardından 12 Eylül saat 10.00’da DP Meclis Grubu 6-7 Eylül Olayları’nı görüşmek üzere ikinci kez toplanma kararı almışlardır. Menderes ısrarla olayların Komünist işi olduğunu dile getirmiştir. Ayrıca olayları “Milli Felaket” olarak tanımlamıştır.

12 Eylül 15.00’da toplanan TBMM’nin gündeminde “İstanbul, İzmir ve Ankara vilayetlerinde örfi idare ilanına dair Başvekalet tezkiresi” bulunmaktaydı. Menderes bu oturumda meclisten sıkıyönetim için yetki istedi.. Ardından TBMM, hükümetin örfi idarenin tasdikini ve altı ay süreyle İstanbul, İzmir ve Ankara’da devam etmesine yönelik isteğini kabul etti.

Menderes, olayların failleri hakkında hiçbir açıklama yapmazken, muhalefetin ima yollu da olsa hükümete yönelik eleştirilerine sert tepki gösterdi.

6-7 Eylül Olayları ve Yassıada Mahkemesi

27Mayıs 1960 ihtilali sonrasında Fuat Köprülü “Hadiseler Fatin Rüştü Zorlu’nun ilhamı ile Menderes ve Gedik tarafından tertiplenmiştir. Ata’nın Selanik’teki evini Menderes bombalatmıştır. Meselenin tahkik edilmesini, mesullerinin bir an evvel meydana çıkartılmasını istedikçe Menderes’in işi kapatmaya çalıştığını gördüm.” dedi. Fuat Köprülü’nün bu basın açıklamasından sonra Atina, DP ileri gelenlerini yargılamak için Ankara’dan talepte bulunmuştur. Bunun üzerine Milli Birlik Komitesi Yüksek Soruşturma Kurulu, Yassıada’da Adnan Menderes, Celal Bayar, Fatin Rüştü Zorlu hakkında “6-7 Eylül Olayları Davası”nı açtı.

6-7 Eylül Olayları Davası, 19 Ekim 1960’da Salim Başol başkanlığında ilk oturumuyla başladı. 5 Ocak 1961 tarihinde mahkeme, Celal Bayar hakkında takibat yapılamayacağına, Menderes ve Zorlu hakkındaki iddiaların sabit olduğundan Anayasa’yı İhlal Davası ile birleştirilmesine ve diğer sanıkların serbest bırakılmasına oybirliğiyle karar verdi.

6-7 Eylül Olayları Davası, 19 Ekim 1960 – 5 Ocak 1961 tarihleri arasında 11 kişinin yargılandığı, 20 oturumdan oluşmaktadır. Davada 98 tanık dinlenmiştir.

Mahkeme sonrası Menderes ve Zorlu’nun olayların düzenlenmesi ve planlanmasından sorumlu olduğu genel kanaat olarak kabul edilmiştir. Sonuçta mahkeme Adanan Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu hakkında “suçlu” kararı verdi. Böylelikle 6-7 Eylül Olayları tamamen kapatılmıştır.