Çin’i birleştiren Jin İmparatorluğu, Han hanedanı uzun zaman Çin eyaletlerini bir arada tutarak dağılmasını engellemişti. Ancak 220 yılında Han, isyan ve huzursuzluklarla sarsılmaya başladı. Biraz sonra da çöktü. Onun çökmesiyle Çin’de Üç Krallık Dönemi başladı. Cao Wei, Shu Han ve Dong Wu Krallıkları Çin’de hüküm sürmeye başladılar.

Cao Wei, Çin’in en kuzeyindeydi ve generaller tarafından yönetiliyordu. 265 yılında General Sima Yan tahtı ele geçirmeye karar verdi. Bunda da başarılı oldu. Kısa süre sonra da Shu Han Krallığı’nı yıktı. Böylelikle Çin’deki Üç Krallık ikiye indirildi. Fakat Sima Yan henüz bir taca sahip değildi. O bir ünvana sahip olmak istiyordu. Üç Krallığın Hikayesi’ne göre Sima Yan kılıcını kuşanarak krallığın kurucusunun torunu olan Wei Yuandi’nin yanına gitti. Cao Wei krallığını kimin ayakta tuttuğunu sordu ve Wei Yuandi karşılığında “Her şeyimizi babanıza ve büyükbabanıza borçluyuz.” dedi. Bunun üzerine Sima Yan “O zaman, krallığı sizin koruyamayacağınız açık olduğuna göre, kenara çekilip bunu yapabilecek birisini atayın.” dedi.

Jin İmparatorluğu Nasıl Kurulmuştur?

Üç Krallığın Hikayesi’nde geçen konuşma sonrasında bir tören yapılmıştır. Bu törenle Sima Yan, ilahi onayı alan biri olarak imparator ilan edilmiştir. Sima Yan kendisine kraliyet adı olarak “Jin Wudi”yi aldı. Böylelikle Jin hanedanlığının kurucusu oldu.

Jin Wudi imparator olduktan sonra Çin’i kendi bayrağı altında birleştirerek birlik ve beraberliği sağlamak için harekete geçti. Üç Krallık’tan geriye kalmış olan Dong Wu Krallığı’na saldırdı. Krallığın başkenti Jianye’ye girdi. Dong Wu kralı teslim oldu. Böylelikle Üç Krallık Dönemi sona erdi. 280 yılında Çin, Jin bayrağı altında birleşti. Fakat bu çok uzun sürmedi. Jin İmparatorluğu ancak 50 yıl yaşadı.

Jin İmparatorluğu’nun kurucusu Jin Wudi 290 yılında öldü. Öldüğünde arkasında 24 tane oğul bıraktı. Ölmeden önce de veliaht olarak en büyük oğlunu atamıştı. Ancak kimse bu oğula itaat etmedi. Kısa süre sonra eş, kayınpeder, erkek olan üvey akrabalar, amcalar kısacası erkek olan bütün akrabalar daha doğrusu kraliyet aileleri tahtta hak iddia etmeye başladılar.

Kraliyet Ailesini Karıştıran İsyan

291 ile 306 yılları arasında Jin İmparatorluğu’nda isyan ve kargaşalar baş gösterdi. Birçok kraliyet ailesi tahta sahip olmak için harekete geçti. Fakat bu ailelerden sadece sekizi, Jin Wudi’nin tahtını bıraktığı oğlunun naibi oldu. Bu isyanlar ve kargaşa içinde ilginçtir ki imparator 306 yılına kadar tahtta kaldı. Sonunda birisi imparatoru bir tabak dolusu zehirli kekle zehirledi. Yeni imparator Jin Huaidi oldu.

Tam da bu dönemde Çin’in güneyinde bir tehdit oluşmaya başladı. Bir sürü küçük devletten oluşan bu devletlere Çinliler, On Altı Krallık ismini verdiler. Ancak bu devletlerin sayısı değişkenlik göstermektedir. Bu On Altı Krallık’tan en güçsüzü olan Hanzhao, 311 yılında Jin İmparatorluğu’nun başkenti Luoyang’ı ele geçirdi ve Jin İmparatorluğu’nu yıktı. İmparator Jin Huaidi kaçarken yakalanmıştır. Esir alındıktan sonra Hanzhao Krallığı’nın başkentine götürülmüştür. Burada köle olarak hizmet etmeye başladı. Fakat bir imparatorun köle olarak çalıştırılmasına karşı çıkanlar seslerini yükseltmeye başlayınca Hanzhao Krallığı Liu Cong, imparatoru öldürdü.

Jin İmparatorluğu yıkıldıysa da Jin hanedanlığı varlığını sürdürmeye devam etti. Hatta 383 yılında Jin ile Qianqin’in Fei Nehri Savaşı, Çin tarihinin en efsanevi savaşlarından biri olarak geçer. Bu savaşta Jin ordusu küçük bir kuvvetle karşılarındaki muazzam ve kendilerinden sayıca çok üstün olan Qianqin ordusunu yenilgiye uğratmışlardır. Fakat 386 yılında itibaren Bei Wei ya da Kuzey Wei Çin’de güç kazanmaya başladı.

Jin hanedanı 265’ten 420 yılına kadar güce sahip olarak Çin’de hüküm sürdüler. Tarihçiler Jin hanedanının hüküm sürdüğü dönemi ikiye ayırır. 265’ten 316’ya kadar sürmüş olan ilk kısım Batı Jin, 317’den 420’ye kadar sürmüş olan ikinci kısım da Doğu Jin olarak adlandırılmıştır.