
Fırsat ve bilet buldukça kaçırmamaya özen gösteriyorum tiyatroyu. İster Devlet Tiyatrosu ister atölyelerde kursiyer oyuncular olsun oyunlarını izlemekten çok keyif alıyorum. Uzun zamandan sonra bugün fırsat bulup gittiğim ve siz değerli okuyucularım için yapacağım tiyatro önermesi, “Rüstem Oğlu Cemal’in Tuhaf Hikâyesi”. Fark ettim ki dünya koşturmacasına o kadar kaptırmışım. Hani derler ya soğuk suya atılan kurbağa gibi, hafiften su ısınmaya başlasa da fark etmemek gibi belki. Oyun başlarken nefes aldığımı hissettim bir anda ve bütün dertlerim, düşüncelerim kapının dışında kalmıştı. Ve ben farklı dünyaya adım atmış tatile gelmiş gibi rahatlamış hissetmeye başladım.
Yerimizi alıp oyunun başlamasını beklerken ışıklar teker teker kapandı, hemen ardından sahne ışıkları yandı. Ve müzikle beraber muhteşem enerjisi ile bir anda sahneye dans ederek şarkıyı söyleyerek Cengiz TORAMAN girdi ve hızla başladı oyun ve o ilk sözlerden “ yıllar boyunca engellemek istediler ama oyuncuları sahneden asla vaz geçiremediler ve bir oyuncu cesur olduğu için asla boyun eğmez, tek boyun eğdiği karşısındaki seyirciler” diyerek güzel selamını verdi. Tek kişilik oyunda o kadar farklı karakterleri muhteşem canlandırıyordu. Geçişlerde ustalığını tam performansla yansıtması, keyifli oyunu çok daha güzel hale getirdi.
Tiyatro Önermesi: Osmanlı’dan Bu Güne, Rüstem Oğlu Cemal’in Tuhaf Hikâyesi
Oyun Osmanlı’nın son zamanlarında geçiyor. Farklı karakterleri hicvederken 1 saat 15 dakikalık oyuna koskoca bir hayat sığdırıldığını gördüm. Ayrıca sanatçı oyunun senaryo açısından ustalığını da ortaya koydu. Bir anda hüzünlenirken, bir anda kahkaha atıyor. Hemen ardından doğum sevinci ile ölümün, vedanın o derin duygularını iliklerine kadar hissediyor. Ve aşkın mutluluğu ve interaktif oyunun keyfi ile yüzlerce kişinin oyuna iştirak etmesini sağlıyor. Kahramanımız ile hevesleniyor, korkuyor, heyecanlanıyorduk. Ve içimizden gelen o gücü hissederek Girit havasıyla zeybek oynuyorduk.
Hayat inişleriyle çıkışlarıyla zorlu bir yolculuk ve bu yolculuğun en zoru insanın kendi içine olandır diyor sanatçı ve ekliyor insan hayatını kaybedince değil umutlarını kaybedince ölür. Bazen aradığımız belki hayatımızın amacı yaptığımız ne varsa kendi içimizde. Aynaya bakıp ya da dürüstçe içimize bakıp hiç orda aradık mı?
İzlerken tamamen içine alan ve samimi tavrı ile güldürürken düşündürüyor. Ve uzun zamandır görmediğim şekilde dakikalarca tüm salon tarafından ayakta alkışlanan performansa ortak olduğum için çok mutluyum. Ve tabi ki tekrar tüm ekibi ile yazan, yöneten ve oynayan Cengiz TORAMAN’ı tebrik ediyorum.
Son olarak, Rüstem Oğlu Cemal’in Tuhaf Hikâyesi’ni tüm tiyatro severlere tavsiye ediyorum, şimdiden keyifli seyirler.