
Giderek dijitalleşen dünyada çocukların ekranla ilişkisi artık sıradan bir alışkanlıktan çok daha fazla anlam içermektedir. Televizyon, tablet, bilgisayar ya da oyun konsolu fark etmeksizin, ekran karşısında geçirilen zaman, çocukların sosyal ve duygusal gelişimi üzerinde belirleyici bir etkiye sahip. Kapsamlı bir uluslararası araştırmaya göre “dijital nesil” olarak tanımlanan dijital çocukların ekran süresi ile ruh sağlığı arasında çift yönlü ve derin bir bağlantı olduğunu ortaya koydu.
2024 yılında Psychological Bulletin dergisinde geniş çaplı bir analiz yayımlandı. 1972 ile 2024 yılları arasında yapılmış 117 uzun dönemli çalışma incelendi. Neredeyse 300.000 çocuk verisi ışığında bulgular elde edildi. Ekran süresi konusunda daha dikkatli ve bilinçli bir yaklaşım gerektiğini net biçimde göstermektedir.
Dijital Nesil: Küçük Parmaklar, Büyük Tutsaklık
Çocuklarda ekrana bakma süresi arttıkça duygusal sorunlar derinleşiyor ve dijital nesil tehdidi büyüyor
Araştırma, ekran süresinin çocuklarda sadece fiziksel sağlığı etkilemediği görülmüş oldu. Aynı zamanda duygusal ve sosyal iyilik halleriyle de doğrudan bağlantılı olduğunu kanıtladı. Ekran başında geçirilen zaman özellikle oyun konsollarında geçirilmektedir. Saldırganlık, kaygı ve düşük özsaygı gibi problemlerle daha güçlü bir ilişkisi olduğu belirlenmiştir.
Ancak çarpıcı bir şekilde, bu ilişkinin tek yönlü olmadığı da ortaya kondu. Yani, ekran süresi çocuklarda sorunlara neden olduğu belirlenmiş oldu. Zaten sosyal-duygusal zorluklar yaşayan çocukların da ekran başında daha çok zaman geçirme eğiliminde olduğu görülmektedir.
Şiddet Değil, Süre Belirleyici
Araştırmayı yürüten Dr. Michael Noetel’e göre, oyunun içeriğinden çok ekran başında olmak daha belirleyici etken. Çünkü şiddet içerikli oyunlarda genel olarak oyunun uzunluğu çocukların ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu bulguya göre, ekran süresini sadece “zararlı içerik” üzerinden değil, süre ve işlev olarak değerlendirilmelidir.
Çocukların Beyin Gelişimi ve Ruh Sağlığı Risk Altında
Amerikan Pediatri Akademisi, 2-5 yaş arasındaki çocuklar için hafta içi 1 saat, hafta sonu ise en fazla 3 saatlik ekran süresi önermekte. Ancak gerçek tablo oldukça endişe verici. Araştırmalara göre, 8-12 yaş arası çocukların %40’ından fazlası ekran karşısında günde 4 saatten fazla zaman geçiriyor.
Bu tabloya bir de çocukluk çağında başlayan ruhsal sorunların %50’sinin 14 yaşından önce ortaya çıktığı bilgisi eklendiğinde, ekran süresinin ruhsal gelişim üzerindeki etkisi çok daha kritik hale geliyor.
Ebeveynler Ne Yapmalı
Araştırma, ekranları tamamen yasaklamanın gerçekçi bir çözüm olmadığını da vurguluyor. Önemli olan, ekranla kurulan ilişkinin sağlıklı, sınırlı ve işlevsel olması.
- Eğitsel içeriklere öncelik verilmelidir.
Eğitsel uygulamalar ve belgeseller, ekran süresini olumsuzdan pozitife çevirebilmektedir. - Duyguları düzenleme aracı olarak ekran kullanılmamalı.
Çocukların ekranı öfke, yalnızlık ya da sıkıntı gibi duygularla baş etmek için kullanması yerine, sosyal ilişkilerle bu becerileri geliştirmesi desteklenmelidir. - Sınırlar net, fakat destekleyici bir dille çizilmelidir.
Çocuklara neden sınır konulduğu açıklanmalıdır; yasaklayıcı değil, rehberlik edici olunmalıdır. - Fiziksel aktivite, uyku ve sosyal etkileşim asla ikinci planda kalmamalı.
Ekran süresi bu üç temel ihtiyacın yerini almamalı.
Ekran Değil, Ekranla Ne Yaptığımız Önemli
Bu kapsamlı araştırma, ekranın kendisinin değil; ekranla geçirilen sürenin niteliği ve amacıyla birlikte çocuğun psikolojik altyapısının bu denklemde belirleyici olduğunu ortaya koyuyor. Ebeveynlerin burada üstleneceği rehberlik rolü ise çocuğun uzun vadeli ruh sağlığı açısından büyük önem taşıyor.
Unutmayalım günümüzde, ekran çocukların hayatının bir parçasıdır. Ancak tek oyuncağı, tek arkadaşları ya da tek kaçış alanları haline gelmemelidir.