Evrenin kaderini belirleyen iki büyük bilinmezlik uzun süredir bilim insanlarını meşgul ediyor: karanlık enerji ve kara delikler. Bir yanda, evrenin genişlemesine neden olduğu düşünülen ama doğası hâlâ tam olarak anlaşılamamış karanlık enerji. Diğer yanda ise, bilinen fizik yasalarının çöktüğü, zaman ve mekânın içe katlandığı kara delikler… Her ikisi de evrenin derinliklerinde saklı duran gizemlerin merkezinde yer alıyor.

Yeni bir teori, bu iki gizemi birbirine bağlayarak radikal bir açıklama sunuyor. Polonyalı teorik fizikçi Nikodem Poplawski‘ye göre, evrenimizin yapısal olarak dönüyor olması, hem karanlık enerjiyi hem de kara delikleri bambaşka bir bakış açısıyla ele almamıza neden olacaktır. Eğer evren gerçekten dönüyorsa, bu yalnızca karanlık enerjinin zayıflamasını açıklamakla kalmayacaktır. Aynı zamanda kara deliklerin, başka evrenlere açılan geçitler olabileceği yönündeki iddiaları da güçlendirir.

Karanlık Enerji ve Kara Delikler: Evrenin Dönmesi

Bu sorular, modern kozmolojinin en çetin bilmeceleri arasında yer almaktadır. Ancak Polonyalı teorik fizikçi Nikodem Poplawski, bu sır perdelerini aralayan cesur bir öneriyle gündeme geldi. “Evren aslında dönüyor olabilir.” Üstelik bu fikir, kara deliklerin başka evrenlere açılan kapılar olabileceği yönündeki teorisiyle de doğrudan bağlantılı.

Poplawski, ABD’deki University of New Haven’da çalışmalarını sürdürüyor ve yaptığı açıklamada şunları söylüyor:

“Karanlık enerji, evrenin en gizemli unsurlarından biri. Pek çok bilim insanı, evrenin hızlanan genişlemesini açıklamak için Einstein’ın genel görelilik denklemlerini değiştirmeyi ya da evrene yeni alanlar eklemeyi denedi.”
“Ancak eğer bu gizemli enerji türünün kaynağı yalnızca evrenin dönmesi ise bu inanılmaz olurdu. Özellikle de bu teori, karanlık enerjinin neden zayıflıyor olabileceğini de öngörüyorsa…”

Poplawski’nin çalışmaları, karanlık enerjiyi açıklamak için evrensel dönüş hareketinin hesaba katılması gerektiğini savunmaktadır. Ona göre, bu dönüş yalnızca evrenin yapısını değiştirmeyecektir. Aynı zamanda kara deliklerin doğasını ve çoklu evren teorilerinin temelini de değiştirecektir.

Kara Delikler, Geçit mi?

Poplawski’nin daha önce de öne sürdüğü, “kara deliklerin başka evrenlere açılan geçitler olabileceği” yönündeki hipotezi vardı. Bu yeni dönen evren modeli ile birlikte yeniden bilimsel tartışmaların merkezine taşınmaktaydı. Bu bakış açısına göre, kara delikler yalnızca madde ve ışığın yok olduğu son duraklar değiller. Aynı zamanda başka bir evrenin kozmik doğum kanalları olabilirler. Eğer bu düşünce doğruysa, içinde bulunduğumuz evren de, başka bir evrende oluşan devasa bir kara deliğin içinden doğmuş olabilirler.

Bu hipotezin sınırlarını test edebilen en güçlü gözümüz ise, Evrenin köküne bakan göz olarak adlandırılan James Webb Uzay Teleskobu (JWST). JWST, karanlık enerjinin etkilerini, galaksilerin doğuşunu ve kara deliklerin oluşumunu milyarlarca yıl geriye giderek gözlemleyebilecektir. Böylece evrenin genişleme hızındaki değişimleri inceleyerek, karanlık enerji hakkında daha net ipuçları sunabilecektir. Aynı zamanda kara deliklerin çevresindeki yapıları yüksek çözünürlükle görüntüleyecektir. Bu geçit olasılıklarının fiziksel temellerine dair veri sağlayabilecektir.

Bilim dünyası henüz bu sorulara kesin yanıtlar verememektedir. Ancak JWST gibi ileri gözlem araçları ve Poplawski’nin ortaya koyduğu türden teorik modeller sayesinde, evrenin nasıl başladığı, nereye evrildiği ve kara deliklerin gerçekten birer sınır mı yoksa geçit mi olduğu soruları her zamankinden daha derinlikli biçimde tartışılmaya devam ediyor.