Çalışanlardan birinin çocuğu tarafından indirilen bir oyun ya da zararsız gibi görünen bir tarayıcı eklentisi, kurumsal sistemlerde ciddi güvenlik açıklarına yol açabilmektedir. Örneğin, Roblox indirmek masum görünebilir—ta ki bu indirme, infostealer (bilgi hırsızı) içeren zararlı bir yazılımla kurumsal cihaza bulaşana kadar. Bu tür bir yazılım, gelişmiş bir tedarik zinciri saldırısıyla aynı seviyede erişim sağlayabilmektedir.

Güvenlik ekipleri, artık “tehdit” kavramını yeniden düşünmek zorunda. Zayıf noktalar hafife alınmamalı. Kişisel cihaz kullanımı, hibrit çalışma düzeni ve gölge BT (shadow IT) gibi durumlara dikkat edilmelidir. Özellikle kurumsal güvenlikte beklenmeyen açıklar yaratabilmektedir. Bunlar basit atlamalar değil, aksine, tehdit aktörlerinin en sık tercih ettiği giriş noktalarıdır. Teknik olmayan departmanlar bile bu tehditler hakkında BT kadar bilgi sahibi olmalıdır. Ancak hâlâ veri paylaşımının yetersizliği, yani “silo” yapısı, bu iletişimi engellemektedir. Diyelim ki; SOC ekibi, yapay zeka tarafından geliştirilen bir oltalama (phishing) girişimini tespit etti. Bunu insan kaynakları ya da finans ekipleriyle anında paylaşmak zorundadır. Eğer paylaşmazsa, saldırganlar yönetici personeli hedef alarak maaş dolandırıcılığı gerçekleştirebilirler.

Roblox İndirmek Masum Görünebilir: Tehdit Yüzeyi Genişliyor

Kimlik dağılımı, zayıf ayrım ve geç tepki yüzünden Roblox indirmek masum görünebilir, peki ya sonra?

Çoklu bulut sistemleri ve hibrit çalışma yapıları nedeniyle saldırı yüzeyi gittikçe genişlemektedir. Özellikle uyarlanan güvenlik sistemlerine rağmen birçok kurum, kimlik yönetimi dağınıklığı, kişisel ve kurumsal kaynaklar arasında yeterli ayrım yapılamaması ve yapay zeka destekli saldırılara geç yanıt verme gibi sorunlarla mücadele etmektedir. Nitekim, son bir yılda kurumların %87’si yapay zekâ destekli bir güvenlik ihlalinden etkilenmiştir.

Siber güvenlik alanındaki en göz ardı edilen eksiklikler, saldırganların en fazla istismar ettiği alanlar oldu. Bu açıkların nasıl suistimal edildiğini anlamak, güçlü bir savunmanın ilk adımıdır.

Uyum Çerçeveleri Artık Yetersiz Kalıyor

Geleneksel BT, OT (Operasyonel Teknoloji) ve bulut altyapılarını ayrı ayrı ele alan güvenlik yaklaşımları, artık günümüzün karmaşık sistemlerini karşılayamamaktadır. Çünkü bu sistemler artık birbirine bağlı. Bir API’deki bulut yapılandırma hatası, OT sistemlerine sıçramayı mümkün kılmaktadır.

ISO 27001, NIST 800-53 ya da SOC 2 standartları, olay yanıt süreçlerinin belgelenmesini zorunlu kılmaktadır. Ayrıca gerçek zamanlı otomatik yanıtları gerektirmemektedir. Bir kurum IAM (kimlik ve erişim yönetimi) değişikliklerini kaydedebilmektedir. Ancak bir saldırgan yetkilerini yükselttikten sonra bunu ancak ihlal gerçekleştikten sonra fark edebilirler.

Güvenlik ekipleri, yalnızca standartlara uymakla yetinmemeli. Tehdit avcılığı ve saldırgan simülasyonları gibi proaktif uygulamalarla bu boşlukları kapatmalı.

Kişisel ve Kurumsal Kaynaklar Arasında Zayıf Ayrım

Kurumsal cihazlar çoğu zaman kişisel kullanımla karışıyor. Aynı cihazdan Facebook’a giriliyor ya da çocuklar oyun indiriyor. Bu belirsizlik, infostealer türündeki zararlı yazılımların devreye girmesi için ideal bir zemin oluşturuyor.

Bir çocuk, Roblox’u resmi kaynaktan indirdiğini düşünebilir. Ancak aslında cihazı sessizce tarayan ve kullanıcı bilgilerini toplayan bir casus yazılım kurulabilmektedir. Bu tür yazılımlar oturum bilgilerini, şifreleri ele geçirerek çok faktörlü kimlik doğrulamasını atlayabilirler ve uzun süre tespit edilmeden kalabilirler.

Örnek vermek gerekirse, Marriott Hotels’in 2014’te yaşadığı veri ihlali, 2018’e kadar fark edilmemişti.

BYOD (Kendi Cihazını Getir) politikaları, zayıf cihaz denetimi ve oturum güvenliği konusundaki bilgi eksikliği, saldırganlar için cazip bir saldırı yüzeyi yaratıyor.

Yapay Zeka Destekli Saldırılar Karşısında Güvenlik Ekipleri Geride Kalıyor

Günümüzde saldırganlar otomasyon, yapay zeka tabanlı keşif araçları ve dil modelleriyle desteklenen oltalama yöntemlerini kullanıyor. ABD Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı’na (CISA) göre başarılı siber saldırıların %90’ından fazlası oltalama e-postalarıyla başlıyor.

Güvenlik ekipleri, gelen uyarıların sayısından dolayı karar vermekte zorlanıyor. Örneğin bir kullanıcıya ait oturum bilgileri çalınırsa, SIEM sistemi yalnızca “çoklu giriş” uyarısı verir. Ancak bunun gerçek bir hesap ele geçirme mi yoksa kullanıcının farklı cihazlarla giriş yapması mı olduğunu anlamak zor olabilmektedir.

Bu yüzden güvenlik sistemleri; kimlik, ağ ve uç nokta sinyallerini birleştiren ve gerçek tehditleri tespit edebilen otomatikleştirilmiş yapılarla desteklenmelidir. Özellikle olağandışı oturum devamlılığı, token yeniden kullanımı ve yetki yükseltme gibi belirtilere daha fazla odaklanılmalıdır.

Yeni Yaklaşım: Tehdit Merkezli, Proaktif Güvenlik

Yapay zekâ tarafından üretilen oltalama girişimlerinin kişiselleştirme kabiliyeti arttıkça, geleneksel savunmalar etkisini yitiriyor. Bu nedenle kurumlar, reaktif sistemlerden vazgeçip tehdit aktörünü merkeze alan, istihbaratı operasyona entegre eden bir modele geçmeli.

Bu model; tehdit avcılığı, sürekli saldırı simülasyonu (red teaming) ve tespit mühendisliğini içermeli. Artık yalnızca “olursa müdahale ederiz” değil, “olmadan önce buluruz” yaklaşımı hâkim olmalı.