Yanlışını kabul etmeyen doğruya ulaşamaz

Doğru Hedef. İnsan yaşadığı dünya içinde öğrenmeye açık olmalı ki yarının dünden ve bugünün yarından farkı olsun. Yoksa birbirinin takipçisi günler arasında bir fark yoksa o hayat boştur. Her yeni gün, düne nazaran yeni bir şeyler vermemişse gün boştur. Din ilme önem vermiş ve “oku” emriyle başlamıştır. Cebrail peygambere gelip oku dediğinde yarına dair bir yol çizilmiştir.

İnsan, doğar yaşar ve ölür. Ne maymun soyundan geldik ne de leylekler bıraktı. Hayatın içinde bulunma sebebini, hayvanlarla özdeşleştirmeye çalışanlara acıyorum. Yeri gelmişken “insanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyorum” diyen duvar yazısı mantığıyla yaşayan ve en önemlisi insanları diğer canlılardan en önemli nitelik olan “akıl’ın” farkında olmayan hayvan severlere de acıyorum. Elbette hayvanları sevmek önemli ama bu insanları hayvanlardan daha aşağı görmek anlamına gelmiyor. İnsan ki yaratılmışların en üstünüdür. Bunu inkâr edenler atalarının maymun olduğunu düşünenlerdir ancak.

Doğru Hedef: Ahlak, İlim, Terbiye, Kültür, Kişilik

İnsana ilk numune çoğaldıkça toplumu ile Havva bir araya gelip aileyi, onlardan olanlarda çoğaldıkça toplumu oluşturdular. Bu milyonlarca yıldır böyle devam etti. Hiçbir şey sebepsiz değildi ve olamazdı. İnsanında doğum ile ölüm arasında o hayata yaydığı sebepleri vardı. Ortak değer ve inançlara ilave birde kişisel çıkar ve doğrularımız vardı. “Ahlak, ilim, terbiye, kültür, kişilik” gibi kavramlar vardı. Doğruya giden en sabit yoldan birisi de yanlışı fark edip kabul etmektir.  İşte aslında yazıma tema olan bu husus insan ile birebir paralel olduğundan öyle yayılıyor ki insan olmanın onur ve şerefine değinmeden edemedim.

Ve insanlığa sunulan ilk emir; ilim. Allah Ademi yarattığında da önce ona çevresindekileri öğretmişti. Ve Âdem yasak meyveyi yedikten sonra yanlışını görme edebini gösterip doğruya kucak açmıştı. İşte insanın hatasını görüp kabul etmesi edepliliğinden ve doğruya varma gayreti de yaşama gerekliliğinden icap eder. Yanlışını görmeyen, kabul etmeyenin yarını dünden beterdir, yarını boştur, İlim yanlışı bilip doğruyu aramak bulmak demektir. İnsan; bir hedef ile yaşayıp o hedefe ulaşmak için çaba gösterdiğinde erdemlidir. Oysa hiçbir hayvan için edep, erdem gibi zengin kavramlardan söz edemeyiz. Maymunların ya da maymun soyundan olanların yanlışı görme ve doğruyu arama gibi bir kabiliyeti yoktur. Onlar yalnızca daldan dala zıplamayı bilirler. Haklarını yemeyelim bu da bir marifettir ama bir eylemin marifet olması için o eylemi yapan canlıya bir yarar sağlaması gereklidir.

Doğruya Ulaşmak, Yanlışı Görüp Terk Etmek

Doğruya ulaşmak, yanlışı görüp terk etmek mühimdir. Fakat insan bu mühim gayeye ulaşmak için önce en büyük düşmanı olan gururdan sıyrılmalıdır. Zira “gurur” insan için belki gereklidir ama yerinde ama zamanında. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp sözünü biliriz. Herhangi bir hata karşısında gurur edip hatasını kabul etmeyen, o hatayı düzeltip doğruya varmayan insan ziyandadır. Bir şeyin iyisini bulmak için kötüsünü de tanımak gerekir ki işte mevzu bahis olan doğru kavramı için yanlış kavramı gereklidir. Yoksa; doğruyu ayırt etmek kolay olmaz.

Geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz sözü belki buna bir aynadır. O halde insan yaptığı ya da söylediğinin muhasebesini kendi yapacak! Yanlışa meyletmeyip doğruyu arayacak! Soyut ya da somut her şeyin bir zıttı mutlaka var. İhtiyacımız olan şeyin sıcaklık olduğunu bilmenin sebebi soğuktan şikayetçi olmaktır. Zira soğuk yanlıştır, sıcak doğrudur. İhtiyacımız olan şey yemek ise açız demektir, o halde yanlış olan açlıktır. Bu yanlışı kabul ettiğimizde doğru olana varmak için tok olma yoluna gideriz. Yanlışı görüp kabul etmeliyiz ki hedef doğru olsun.