
Eminiz ki tarih, kültür ve doğayla iç içe bir şehir olan Çorum’u hiç böyle görmediniz. Çorum denince çoğu insanın aklına ilk olarak leblebi geliyor. Biraz daha tarih bilenler, Hitit medeniyetini de bu listeye ekleyebilir. Ancak, bu kadim topraklar yalnızca bir atıştırmalık ya da eski bir medeniyetten ibaret değil. Çorum, binlerce yıllık geçmişiyle Anadolu’nun kültürel ve tarihi mirasını taşıyan, büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve hatta başkentlik yapmış bir şehirdir. Hititlerin görkemli izlerinden doğanın sunduğu eşsiz güzelliklere kadar keşfedilmeyi bekleyen pek çok yönü var. Bendeniz bir Ankaralı olarak bu yazıyı kaleme alırken, Çorum’un hak ettiği ilgiyi görmesi gerektiğini düşünüyorum. Gelin, bu muhteşem şehri birlikte keşfedelim!
Çorum’u Hiç Böyle Görmediniz: Çorum’un Stratejik Konumu ve Zengin Kültürel Mirası
Bu güzel şehrin bir kısmı Anadolu bozkırı, bir tarafı Karadeniz olan, Karadeniz’in büyük limanlarına yakın konumdadır. Bu nedenle şehrin sanayisi oldukça gelişmiştir. Bunun yanı sıra verimli topraklarında her türlü ürün yetişmektedir. Çorum tarihin büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır.
Hitit medeniyetinin başkenti Hattuşaş, kral mezarları ve Anadolu’da inşa edilen ilk barajı ile Alacahöyük, Ortaköy tarafında büyük medeniyetlere ev sahipliği yapan, şehir sisteminin ve depreme dayanıklı yapı sisteminin oturduğu Şapinvura, İncesu kanyonu ve kalesi ile belki çoğu kişinin bilmediği piramit yapıları haricinde doğası, kültürü, şehir düzeni ve kültürel zenginliğini beraber gezeceğimiz, az zamanda çok paylaşım yaptığım, gece 11’de parkta canlı müzik caz dinleyebileceğimiz, adım adım keşfedilmesi gereken şehirden bahsedeceğim.
Anadolu’nun İlk Barajı: Gölpınar Hitit Barajı
Tarihi Süreç ve Mühendislik Harikası
Aslında beni etkileyen çok tarihi yerler varken, ilk yazıda bir ilkten bahsetmek istiyorum. Gezi sırasında bu harika yeri kaç kişi biliyor acaba diye düşündüğümü hatırlıyorum. Sözünü ettiğim ve hayran kaldığım bu yer, Anadolu topraklarında yapılan ilk baraj Çorum Alacahöyük Gölpınar Hitit Barajıdır. Günümüzden yaklaşık 3250 yıl önce (M.Ö 1240) yapılan baraj, gün yüzüne çıkarıldıktan sonra kullanılmaya devam eden dünyadaki nadir barajlardan biri olmuştur.

Kral IV. Tuthaliya döneminde, Anadolu’da yoğun bir kuraklık yaşanmıştır. Bu zorlu süreçte, kral Mısır’dan gemilerle buğday getirterek halkın açlık çekmesini önlemiştir. Ancak, ilerleyen yıllarda benzer bir durumla karşılaşmamak için geniş çaplı önlemler alınması gerektiğini düşünmüştür. Bu nedenle, tüm Anadolu’da barajlar inşa edilmesini emretmiştir. Kuraklığa karşı geliştirilen bu strateji, su kaynaklarının daha verimli kullanılmasını sağlamıştır.
İlk yapılan Gölpınar Barajı ile ilgili bulunan çivi yazılarında, barajın temizlenmesine dair detaylı talimatlar yer almaktadır. Ayrıca, su kanallarının düzenli olarak temizlenmesi gerektiğini belirten resmi yazışmalar da keşfedilmiştir. Bu bulgular, su yönetiminin tarih boyunca büyük önem taşıyan bir konu olduğunu göstermektedir.
Barajlar, yalnızca kurak dönemlerde su temini için değil, aynı zamanda bol yağışlı zamanlarda sel taşkınlarını önlemek amacıyla da yapılmıştır. Yaklaşık 2 metre yüksekliğe sahip olan bendin inşasında yumruk büyüklüğünde taşlar kullanılmıştır. Daha büyük taşlardan oluşan alt yapı, killi toprakla sıvanarak güçlendirilmiştir. Harç kullanılmadan inşa edilen bu baraj ve yapay gölet, dönemin mühendislik başarısını gözler önüne sermektedir. Özellikle, bendin su kontrol bölümü tam anlamıyla bir başyapıt olarak değerlendirilmektedir.

Tarih ve Doğa İç İçe
Bu eşsiz baraj ve gölet sayesinde, tarih ile iç içe o günlere yolculuk yapabilirsiniz. Baraj Anadolu’ya hükmetmiş büyük medeniyetin krallarına hizmet etmiştir. Şunu söylemem gerekir ki, bu tarihi yerlerde dolaşırken, o dönemin insanları gibi hissedeceksiniz. Ayrıca gölet kamp için keyifli noktalardan biri olarak tavsiye edilmektedir. Fakat tabii ki her doğasever gibi doğal dokuyu bozmadan.
Yazı dizimizin ilk bölümünde, Çorum’un bilinmeyen yönlerini keşfetmeye küçük bir adım attık. Umarım keyifle okumuş ve bu kadim şehre dair yeni bilgiler edinmişsinizdir. Ancak Çorum’un sunduğu tarih ve doğa hazineleri bununla sınırlı değil! Önümüzdeki yazılarda, sizi daha derin keşiflere çıkararak bu eşsiz şehrin farklı yönlerini birlikte inceleyeceğiz. Bir sonraki buluşmamıza kadar, tarihle iç içe kalın.