Her yerde görürüz, yolda, doğada deniz kenarında ve vitrinlerde, her yerde taşlar var ama kimisinin yüzüne bile bakmazken kimi taşlar için servetler ödüyoruz. Bana her zaman ilginç gelmiştir, belki yolda yürürken bulmuyoruz ama bazı taşların çok değerli olması. Nedir onları bu kadar değerli kılan? İnsanların ona sahip olabilmek için büyük bedeller ödemeyi göz almaları. Adı üstünde doğal taşlar. Sonuçta çakıl taşı da olsa pırlata da olsa bir taş diye düşünürüm.

İşin renginin öyle olmadığını biraz ilgimi çekince anlamaya başladım. Hele o elmasın doğal oluşumu o kadar zor ki, yüksek basınç altında ve belirli sıcaklıkta olması gerek. Doğal koşulların oluşması ve zaman içince bir kömürün elmasa dönüşmesi gerçekten bir mucize bence.

Her taşta her yerde bulunmuyor, sanki iklimine göre bitki gibi yetişiyor. Eskişehir’in Lüle taşının bembeyaz heykele dönüşmesi, stresi aldıkça renginin değişmesi sertleşmesi. Nevşehir‘de yolda yürürken bile bulacağınız obsidyenler, sarı taşlar gibi yöresel bulunurlukları var. En sevdiğim tabi ki deniz kenarında rengarenk ve pürüzsüz olanlar. Kim bilir o hale gelene kadar ne çok beklemişler nelere şahit olmuşlardır. Taşların dili olsa da konuşsa, anlatacak ne çok hikayeleri vardır.

Burçlar Ve Doğal Taşlar

Burçlara göre olan taşlar ya da belirli enerjileri yayan taşlar da var. Hediyelik eşya dükkanlarından büyük kuyumculara kadar bulunabilir. Şahit olduğum bir durum vardı, bazı günler düşük enerji ile uyanırız. İşte öyle bir günde gelen misafir durumu anlayarak elime yüzüklerinden birini çıkartarak verdi. Ve sıkıca tutmamı istedi, aradan zaman geçtikçe üstümdeki o negatif enerji azaldı. Sonra sanki kös kös yatan ben değilmişim gibi neşeyle dışarı atmıştım kendimi. İşte orda her taşın kendine özgü frekansı olduğunu anladım. O günden sonra taşların enerji, frekans ve titreşime sahip olduğunu düşünmeye başladım. Bence taşlar nefes almasa bile yaşayan, ruhu olan bir varlıklar.

Fantastik bir kitabı okurken karşılaştığım “taşın kalbinin dinginliği” sözü beni derinden etkiledi. Aslında, belki büyük belki ufak bir taş ve onun tam içinde ortasında bir kalp, o kadar katmandan dolayı dış dünyadan soyutlanmıştı. Her ne etken varsa kat kat dışarda kalmış ve o sessizliğin sesi gibi iç huzuru yakalamış olmanın verdiği yüzyıllar hatta bin yılları kapsayan, acele etmeyen o huzur, dinginlik. Yavaşça nefes alırken bilgeliği koklamak gibi.

Bir çoğumuz doğal taşlara ve onların cinsinin verdiği enerji ya da aksesuar olarak takının yakışması, estetiği ya da evdeki, iş yerindeki duruşları dolayısı ile değerler verirken benim verdiğim değer. Çok daha farklı ama her zaman bana hoş görünen taşları doğadan toplamak sevdiğim aktiviteler arasında olmuştur.