Yeni nesil mRNA aşısı, Covid-19 ve gribe karşı tekli aşılardan daha güçlü bağışıklık yanıtı oluşturdu. Bu da Amerikan Tıp Derneği Dergisi’nde yayımlanan Faz-3 klinik çalışmanın sonuçları, “Moderna’dan mRNA Devrimi” olarak nitelendirilmiştir. Aşı, tek dozla iki farklı solunum yolu hastalığına karşı yüksek düzeyde koruma sağlayabileceğini ortaya koymaktadır. Çalışma, özellikle 50 yaş ve üzerindeki 8.000’den fazla katılımcıyla yürütülmüştür. Böylece mRNA teknolojisinin grip virüsüne de etkili biçimde de kullanılabilen büyük ölçekli çalışma özelliği taşımaktadır.

Çalışma kapsamında, 50-64 yaş bireylerde Moderna’nın mevcut Covid-19 aşısı ile Fluarix isimli grip aşısı karşılaştırılmıştır. 65 yaş ve üzerindeki katılımcılarda ise, Covid-19 aşısı ile yaşlılara yönelik Fluzone grip aşısı karşılaştırması amaçlandı. Katılımcıların bir kısmına mevcut aşı, diğer gruba da Moderna’nın geliştirdiği aşı ve plasebo enjekte edildi. Böylece her iki gruba da iki enjeksiyon uygulanarak karşılaştırmalı analiz yapıldı.

Moderna’dan mRNA Devrimi: Covid-19 ve Grip İçin Geliştirilen Kombine Aşı Etkinliğiyle Öne Çıkıyor

Çalışmanın temel hedefi, katılımcıların kan örneklerinde oluşan antikor düzeylerini incelemekti. Bu serolojik testler, aşıların etkinliği ve bağışıklık süresini öngören tıbbi literatürde yaygın olan bir yöntemdir. Elde edilen verilere göre, kombinasyon aşısı uygulanan bireylerde, Covid-19’un XBB.1.5 varyantına ve influenza virüsünün neredeyse tüm alt türlerine karşı, mevcut aşıları alanlara kıyasla daha yüksek antikor seviyeleri saptanmıştır. Uzmanlar, bu artışın %20 ila %40 arasında değiştiğini belirtti. Bu bulgular, Covid-19’un kalıcı etkilerine dair eski çalışmalarda tartıştığımız bağışıklık yanıtlarıyla da paralellik göstermektedir.

Vanderbilt Üniversitesi’nden Dr. Buddy Creech, yüksek antikorun iki tehdide aynı anda karşı hazırlıktan kaynaklandığını belirtti. Bu güçlü bağışıklık tepkisinin, bazı yan etkilerin daha sık görülmesine neden olduğu vurgulanmıştır. Ateş, titreme ve halsizlik gibi şikayetler, kombinasyon aşısı yapılan bireylerde daha yaygın gözlemlenmiştir. Dr. Creech, bu durumu vücudun iki virüse aynı anda enfekte olmuş gibi tepki vermesiyle açıkladı.

Kombine aşının en önemli avantajı, Covid ve grip aşılarını tek enjeksiyona indiriyor olmasıdır. Özellikle sonbaharda, ayrı ayrı aşı yerine tek doz tercih edilmesi yaygınlaşmaktadır. Bu uygulama, aşılanma oranlarını artırırken sağlık sisteminin üzerindeki yükü azaltabilmektedir. Georgetown Üniversitesi’nden Dr. Jesse Goodman, bu aşının gelecekteki grip pandemilerine karşı da etkili olabileceğini söyledi. Mevcut grip aşıları, virüslerin yumurtalarda çoğaltılmasıyla üretiliyor ve bu süreç haftalar sürüyor. Buna karşılık mRNA aşıları, çok daha kısa sürede ve esnek biçimde üretilebiliyor.

Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen, aşının kullanıma girmesi zaman alacak gibi görünmketedir. Özellikle Moderna, elde ettiği verileri Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’ne (FDA) sunmayı planlıyor. Ancak yeni düzenlemeler nedeniyle, onay sürecinin 2026 yılına sarkabileceği bildirilmiştir. FDA, tüm yeni aşılar için plasebo kontrollü ileri evre klinik çalışmalar istemektedir. Bu kural, Novavax’ın Covid aşısı onay sürecinin ertelenmesine neden olmuştu. Benzer şartlar, Pfizer ve Moderna’nın güncellenen aşıları için de istenmektedir.

mRNA Aşılarında Gelişmeler Nelerdir?

mRNA aşılarına yönelik artan karşıtlık da süreci zorlaştıracak sosyal bir unsur olarak dikkat çekiyor. Teksas Çocuk Hastanesi Aşı Geliştirme Merkezi eş direktörü Dr. Peter Hotez, özellikle ABD’de mRNA teknolojisinin anti-aşı hareketleri tarafından hedef haline getirildiğini ve bazı eyaletlerde bu aşıların yasaklanmasına yönelik yasa tekliflerinin gündeme geldiğini belirtti. Buna rağmen, Hotez Moderna’nın bu aşısının “çok faydalı bir gelişme” olduğunu ve gelecekte RSV gibi diğer solunum yolu virüslerine karşı da benzer kombine aşıların geliştirilebileceğini ifade etti.

Tüm bu gelişmeler, mRNA platformunun aşı teknolojisinde geldiği noktayı ve halk sağlığı açısından taşıdığı stratejik önemi bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak bu yenilikçi çözümlerin, düzenleyici engelleri ve toplumsal dirençleri aşıp yaygın kullanıma girip giremeyeceği önümüzdeki sürecin belirleyici faktörü olacak.