
İnsanları nasıl ki ırk, mezhep, din, dil diye ayırıyorsak yetmedi! Partilere böldük, mezheplere dağıttık. Olmadı bir karış sakal bırakanlara tarikat kurdurup şeyh deyip peşlerine düştük, yetmedi! Fenerli dedik, cimbomlu dedik, statlarda ayrı ayrı yerlere oturup küfrettik birbirimize, yetmedi! Guşak muşak derken, parti rozetleri ile gezdik yakalarımızda, solcu sağcı deyip yönleri bile keyiflerimize göre uyarladık, yetmedi!
Biraz daha ayırmak lazımdı! Dün ile bugünü ayırmaya kalktık. Geçmişi sayfa sayfa böldük. Yetmişler, seksenler, doksanlar. Hatta diziler bile çekildi sırf bu ayrımın manevi havasını farklı yansıtmak için insanlara. Öyle ya, seksenler kuşağı ne kadar güzeldi, doksanlar biraz daha özeldi derken… ayırmak için isim kalmadı artık.
Mustafa Kemal Atatürk, gençliğin ehemmiyeti üzerine onca durmasına rağmen biz onları başka bir kalıba sokmaya kalktık. Baştan alamıyorduk madem, sondan başlayalım dedik ve onlara bir isim verdik; Z kuşağı.
Guşak Muşak Derken Geldik İnternet Çağına!
Teknolojinin günümüz koşullarında ki gelişimi, internet dünyasının insanlar üzerinde ki hakimiyeti ve sorgulayan yeni nesil gençliğini bizden farklı görmemiz gerekiyordu. Oysa arada ki fark, biz kütüphane köşelerinde ders yaparken onlar Google amcanın rahatlığını yaşadılar. Belki de bizden daha meraklılardı tarihe, geçmişi araştırmak, tarihin sayfalarında gizli kalmış notlara ulaşmak istediler ama, biz sanki onların önüne bir bent çekmek ister gibi, bi durun der gibi, siz Z kuşağısınız dedik onlara. Belki derin bir yokluk içinden geliyoruz ama bunu marifet bilip, yokluğun izini bilmeyenleri ayırdık kendimizden. Öyle ya yamalı ayakkabı giyen bizlerle, çift çift ayakkabısı olan gençler aynı olur muydu? Oldurmamalıydık! Ayırmalıydık, bölmeliydik.
Z kuşağını eleştiren amcalara sesleniyorum. Z kuşağının kusuru olarak görünen şey imkanlardan faydalanmak sadece. Gençlerimiz teknolojinin zenginliğinden faydalanıyorlar. Bunu eleştiren amcamız belediyenin 65 kartından faydalanmayı ihmal etmiyor ama. Ekmek almak için şehrin öte yanına kadar da gitmeye üşenmiyordu. Sonra da akşama kadar çalışıp yorgun argın dönen genç kendisine yer vermediği için “bozuldu nesil” diyor. Oysa bozulan bir şey yok. Tek bozulan insanların menfaatlerine olan düşkünlüğü oldu. İmkanlar çoğaldıkça menfaatlere olan meyil çoğaldı. 70 yaşında hala ruj sürmekten geri durmayan Hafize nene, burnuna halka taktıran gençlere taktı. Çok iyi hatırlarım; 80’lerin sonunda sokakta gördüğü küpeli ve keçi sakallılara saldıran akranlarımın sonra gümüş küpe taktıklarını. E ama zaman değişti dediler sonra da salyalarını sile sile. Tamda bu işte; zaman değişiyor.
Buradan kıymetli Z kuşağına mensup gençlerimize seslenmek istiyorum. Alfabenin son harfi size kaldığına göre, sizden sonra gelen kuşağa ne isim takacaksınız onu bilmiyorum ama, bildiğim o ki insanlığı ocu bucu diye ayırmak sadece ilerlemeyi durduracaktır. Teknoloji yada günümüz imkanlarını en doğru şekilde kullanmak yegâne hakkınızdır. Bugün sizleri z kuşağı diye başka kalıba sokmak isteyen Hasan amcanın gençliğinde eğer internet olsaydı samanlığa bile bağlatırdı emin olun.
Demem O ki;
Guşak muşak derken sadece geri gidiyoruz. Hatırlarım da gençliğimde bende siyah kuşak oldum diye nice sevinmiştim. Bir de gelin kızların beline takılan kuşak vardı ki o da işin drama tarafı.
Kuşak adınız yada renginiz ne olursa olsun, ömrünüz var olsun. Siz aldırmayın sizi çekemeyen ben ve ben gibi saçı sakalı ağarmışlara. Yolunuz pek, iziniz haktır.
Ve yarınlar sizin olacaktır.
Şu guşağımı çıkarıp yatmadan evvel son sözüm de şu olsun ki;
Size kim diyorsa şu bu kuşak!
İşte odur en ala savşak!