
Astronomlar, 4.6 milyar yıl önce Güneş Sistemi’nin nasıl şekillendiğine dair önemli ipuçları sunacak, yeni doğan gezegen sistemi keşfetti. Bu çığır açıcı gözlem, HOPS-315 adlı genç yıldızın çevresinde gezegen oluşumunun ilk adımlarının atıldığını ortaya koydu.
HOPS-315, Dünya’dan yaklaşık 1300 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor. Araştırma ekibi, bu genç yıldızın etrafında biriken toz tanelerinin, gelecekte gezegenleri oluşturacak maddelere dönüştüğüne dair ilk kanıtları elde etti. Böylece, astronomlar Güneş dışındaki bir yıldız çevresinde, gezegen oluşumunun en erken aşamasına dair ilk kez net bir görüntü yakalamış oldu.
Bu önemli keşif, Şili’nin kuzey çöl bölgesine konuşlanmış 66 radyo teleskoptan oluşan Atacama Large Millimeter Array (ALMA) ve James Webb Uzay Teleskobu (JWST) sayesinde mümkün hale geldi. Elde edilen veriler, 16 Temmuz 2025 tarihinde Nature dergisinde yayımlandı.
Yeni Doğan Gezegen Sistemi: Yıldızlar Nasıl Doğar, Gezegenler Nasıl Oluşur?
Yıldızlar, yıldızlararası uzaydaki soğuk ve yoğun gaz ile toz bulutlarının kendi kütleçekimleriyle çökmesi sonucu doğar. Bu çöküş, bir protogezegen (ön yıldız) meydana getirir. Bu genç yıldız, kendisini oluşturan maddeyle çevrili olmaya devam eder. Zamanla bu madde, yıldızın çevresinde dönen bir disk halini alır. İşte bu disk, yani protoplanetary disk (gezegen öncesi disk), gelecekteki gezegenlerin doğacağı yerdir.
Bugüne kadar pek çok genç yıldız, bu tür disklerle gözlemlenmiştir. Ancak o disklerde genellikle halihazırda oluşmuş, Jüpiter benzeri dev gezegenler yer alıyordu. Bilim insanları, bu gezegenlerin daha da erken aşamalarını görmek istiyordu.
Araştırmayı Leiden Üniversitesi’nden Melissa McClure yürütüyordu. McClure, bu sürecin ilk kez bu kadar erken aşamada gözlemlendiğini belirtti. Açıklamada “Güneş dışındaki bir yıldızın çevresinde yeni doğan gezegen sistemi oluşumunun ilk kıvılcımlarını gözlemlemek, ilk kez mümkün oldu.”
Güneş Sistemi’nin Fosil Kayıtları: Meteorlar ve Geçmişin İzleri
Bu gözlemde elde edilen veriler, Güneş Sistemi’nin erken dönemini anlamamıza da ışık tutuyor. Çünkü Dünya’ya düşen meteorlar, gezegenlerin oluştuğu döneme ait “fosil” materyaller barındırıyor. Yaklaşık 4.6 milyar yıl önce, gezegenlerle birlikte oluşan gök taşları, o dönemin kimyasal ve fiziksel izlerini hâlâ taşıyor.
Bu meteoritlerde yer alan silisyum monoksit içeren kristal mineraller, sadece çok yüksek sıcaklıklarda oluşabiliyor. Bu da, Güneş’in etrafındaki disk yapısının ilk zamanlarında son derece sıcak olduğunu gösteriyor. Aynı minerallerin, HOPS-315 sisteminde de benzer koşullarda oluştuğu düşünülmektedir.
Kristalize olmuş bu maddeler zamanla birleşerek gezegenimsi cisimleri (planetesimaller) oluşturur. Bu yapılar, Dünya gibi karasal gezegenlerin temelini oluşturmaktadır. Ayrıca Jüpiter gibi gaz devlerinin çekirdeklerinin temelini de oluştururlar.
Yeni Doğan Gezegen Sistemi: Güneş Sistemi’nin Bebeklik Hali Hakkında Bilgiler Veriyor
Araştırma ekibinden Purdue Üniversitesi’nden Merel van ‘t Hoff, HOPS-315 sisteminin Güneş Sistemi’nin ilk zamanlarına dair eşsiz bir görüntü sunduğunu belirtti. Açıklamasında “Bu sistem, Güneş Sistemi’nin daha yeni oluşmaya başladığı zamanki haline çok benziyor. Bu da bize, kendi sistemimizin başlangıcında neler yaşandığını anlamak için muazzam bir fırsat sunmaktadır.”
James Webb’in Katkısı: Kozmik Doğumun Tanığı
JWST, bu keşifte bir kez daha insanlığın gözlerini evrenin en gizli köşelerine çevirdi. James Webb, ışığın milyonlarca yıl yol aldığı uzak galaksilerden gelen sinyallerini çözümleyebilmektedir. Ayrıca HOPS-315 gibi genç yıldızların çevresindeki en ince toz yapılarını tespit edebilmektedir. Böylece astronomlara benzersiz bir gözlem fırsatı sunmaktadır.
Webb’in bu başarısı, daha önce yayımladığımız Evrenin Köküne Bakan Göz: James Webb Uzay Teleskobu başlıklı yazımızda da geniş biçimde ele alınmıştı. Özellikle gezegenlerin oluşumuna tanıklık etmek, artık bilim kurgu değil.