Evrenin sessiz boşluğu, bazen binlerce yıl süren yankılarla dolup taşmaktadır. Bu bağlamda, uzayın derinliklerindeki yıldızın yankısı, devasa bir yıldızın çekirdeğinde başlayan ve şu an uzaya yayılmaya devam eden bir olayın izlerini taşımaktadır. Özellikle, yıldızın çöken çekirdeğinden yayılan güçlü şok dalgası, evrene enerji dolu bir mesaj bırakmaktadır. Dolayısıyla, bu ışık ve enerjinin dansı dramatik bir şekilde evrende yankılanmaktadır. Ayrıca, yıldızın çevresindeki maddeyi aydınlatarak, evrenin geçmişine dair yeni ipuçları sunulmaktadır. Sonuç olarak, göz alıcı bir kızılötesi ışıkla parlayan yankı, yıldızların yaşam döngüsüne dair büyüleyici bir hikaye anlatmaktadır.

NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu, bu kızılötesi parlamayı gözlemlemiştir. Bu gözlem oldukça detaylı desenler ortaya çıkarmıştır. Bu görüntüler ahşap damarlarını andırmaktadır. Gökbilimcilere, yıldızlararası toz ve gazın 3D yapısını ilk kez haritalama fırsatı sunmuştur.

“Bu kadar detaylı bir görüntü beklemiyorduk,” diyen Caltech/IPAC’ten Jacob Jencson, bu bilimsel programın baş araştırmacısıdır. Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü’nden Josh Peek, “Katmanları soğan halkaları gibi görebiliyoruz,” ifadelerini kullanmıştır. Aynı zamanda bu tür yapıların her yoğun ve tozlu bölgede bulunduğunu vurgulamıştır. Ancak bu yapıların daha önce detaylı bir şekilde incelenememiş olduğunu da belirtmiştir. Bu açıklama James Webb Teleskobu’nun yeteneklerini bir kez daha kanıtlamaktadır.

NASA’nın Başarı Öyküsü

NASA Yöneticisi Bill Nelson, “Bir yıldız ölse bile, ışığı evrenin derinliklerinde yankılanmaya devam etmektedir” demiştir. Bu keşfi şu sözlerle özetlemiştir. Nelson; “James Webb Uzay Teleskobu’nun her görüntüsü, evrenin görkemini ve uluslararası iş birliğinin gücünü göstermektedir. Bu keşiflerin her biri, geleceğe ilham verecek bir miras bırakmaktadır.”

Video: Cassiopeia A Light Echoes Time-lapse

Uzayın Derinliklerindeki Yıldızın Yankısı
Uzayın Derinliklerindeki Yıldızın Yankısı

Görsel: NASA’nın Spitzer Uzay Teleskobu tarafından 2008’de yayımlanan bu arka plan görüntüsü, Cassiopeia A süpernova kalıntısının çevresindeki bölgeyi göstermektedir. Spitzer ile üç yıl boyunca bu bölgenin birden fazla görüntüsünü alarak araştırmacılar, birkaç ışık yankısını inceleyebilmiştir. Şimdi ise NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu, bu ışık yankılarının bazılarını çok daha ayrıntılı bir şekilde görüntülemiştir. Sağ alttaki kutucuk, Webb gözlemlerinin bir dönemini gösterirken, soldaki kutucukta ise 2023 yılında yayımlanan Webb görüntüsü yer almaktadır. Spitzer Görüntüsü: NASA/JPL-Caltech/Y. Kim (Arizona Üniversitesi/Chicago Üniversitesi). Cassiopeia A Kutucuğu: NASA, ESA, CSA, STScI, Danny Milisavljevic (Purdue Üniversitesi), Ilse De Looze (UGent), Tea Temim (Princeton Üniversitesi). Işık Yankıları Kutucuğu: NASA, ESA, CSA, STScI, J. Jencson (Caltech/IPAC).

Astronomik CT Tarama ile Uzayın Derinliklerindeki Yıldızın Yankısı

Webb’in NIRCam (Yakın Kızılötesi Kamera) ile çekilen görüntüler, bir ışık yankısının olağanüstü örneğini sunmaktadır. Özellikle ışık yankıları, yıldızların patlamasıyla çevresindeki toz kümelerine yayılan ışıkla aydınlatılmaktadır. Bunun yanı sıra, görünür dalga boylarındaki yankılar, yıldız ışığının madde üzerinden yansımasıyla oluşmaktadır. Dahası, kızılötesi yankılar, enerjik ışınımın tozu ısıtıp parlamasına neden olmaktadır.

Araştırmacılar, NASA’nın artık emekliye ayrılan Spitzer Uzay Teleskobu’nun daha önce gözlemlediği bir ışık yankısını hedeflemiştir. Bu yankı, Cassiopeia A süpernova kalıntısının ardındaki yıldızlararası maddeden gelmektedir. Webb’in görüntülerinde, sıkışık ve ince katmanlar şeklinde detaylı yapılar belirgin hale gelmiştir. Katmanlar, yalnızca 400 astronomik birim gibi küçük ölçeklerde (yaklaşık bir ışık yılının yüzde biri kadar) detaylar içermektedir.

Peek, “Yıldızlararası ortamın bu kadar küçük ölçeklerde yapılar içerdiği daha önce bilinmemekteydi,” demiştir. Ayrıca, ince katmanların yıldızlararası manyetik alanlardan etkilenebileceği açıklamalarda özellikle belirtilmiştir. Görüntülerde, ahşap düğümlerini andıran yoğun ve sıkı bölgeler dikkat çekici şekilde gözlemlenmiştir. Bu bölgelerin, yıldızlararası ortamı dolduran manyetik alanlar içinde gömülü manyetik “adacıklar” olduğu düşünülmektedir.

Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü’nden Armin Rest, “Bu, astronomik bir CT taraması gibi çalışmaktadır,” ifadelerini kullanmıştır. Böylece üç farklı zamanda alınan kesitlerin yıldızlararası ortamın 3D yapısını incelemeyi mümkün kıldığını açıklamıştır.

Gelecek Çalışmalar ve Gözlemler

Ekip, Webb’in MIRI (Orta Kızılötesi Enstrümanı) ile spektroskopik gözlemler de yapmayı planlamaktadır. Işık yankısının hareketi boyunca aynı toz bölgesini birkaç hafta veya ay arayla gözlemleyerek moleküler yapıların nasıl değiştiğini inceleyeceklerdir. Bu çalışmalar, gelecekte NASA’nın Nancy Grace Roman Uzay Teleskobu ile yapılabilen yeni gözlemlere ışık tutabilecektir.

James Webb Uzay Teleskobu, güneş sistemimizin gizemlerini çözmek ve evrenin kökenlerini araştırmak üzere tasarlanmıştır. Aynı zamanda, uzak yıldızların çevresindeki dünyaları incelemek için de kullanılmaktadır. Bu uluslararası program, NASA, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Kanada Uzay Ajansı (CSA) tarafından iş birliğiyle yürütülmektedir.

Kaynak: NASA