
Yaşınız kaç olursa olsun içinde bir parça çocukluk taşımayan yaşam çok sıkıcıdır, bende biraz bu fazla olabilir ama çocukça eğlenceler çok keyifli olmuştur. Çocukluk arkadaşlarımla bir araya gelmeye göreyim, hemen o günlere döneriz hep beraber. Böyle bir günde ortaçağ kılıç antrenmanı yapan arkadaşımda uzun tahta kılıç olduğunu öğrendim. Ve bu kılıcın nasıl olduğunu merak ettim. Sağ olsun kırmadı beni hemen getirdi. Dedik ya çocukluk olmayan hayat sıkıcıdır birden “hadi kalk seni şövalye ilan edelim” dedi. Çok eğlenceli ritüelin ardından dizlerimin üstünden ayağa kalkarken kendimi muzaffer bir şövalye gibi hissetmeye başlamıştım.
Aradan binlerce yıl geçmesine rağmen şövalyelik her zaman ilgimi çekmiştir. Ritüelleri, simgeleri ve o bulundukları topluluğa aşk ile bağlıdırlar. Şövalyeler gelenekleri bozmamaları ile ünlüdür. Derler ya sessizlik yemini etmiş şövalye gibi.. Ne yaparsanız yapın konuşmaz mesela, öğretileri ve saygıları her zaman büyüleyici olmuştur.
Biraz derinlere girdiğimizde şövalyelerin direk soylu ailelerinden gelmelerinden öte soylu olsalar da 6-7 yaşlarında bir şövalyenin yanına verilirler. Buna page dönemi denmektedir, bu eğitim esnasında savaş sanatlarından ziyade ahlaki, edebi ve dini eğitimlerini bağlı oldukları Şatonun Leydi’sinden alırlar. Tabi bu eğitim esnasında hayatlarının öğretisi şövalyelik ruhu açısından en önemli eğitim olan aşk gelirdi. Bu aşk o kadar yücedir ki, onlar için cinsel arzuların ötesinde bir bağlılık hayatın anlamı kadar üst düzeydedir. Savaşlara onların adına zaferler kazanır, turnuvaları aşklarına adarlardı.
Şövalye Olmanın Kuralları
Böyle kültürel ve etiklerle dolu eğitimlerinden sonda 14 yaşında Squire dönemi başlayan. Bu dönemde artık askeri eğitimini almaya başlamıştır. Ve böylece efendisi ile av partilerine katılmaya başlar. Görevleri arasında şövalyenin zırhını parlatmak, atına bakmak, misafirlerini ağırlamak, temizlik yapmak gelir. Ayrıca soyluluk derecelerine göre şato içinde ve dışında görevleri vardır. Bu görevler 21 yaşına kadar devam ederdi.
Şanslı olanlar 21 yaşına girerken efendisi ile savaşa giderler. Eğer savaş alanında kahramanlık gösterirlerse hemen savaş alanında şövalye ilan edilebilirdi. Yoksa bir ritüel şeklinde şövalyelik seremonisi yapılır. Şövalye ilan edilmeden 1 gece önce banyo yapar ve tüm günahlarından arınmak için dualar ederlerdi. Sonra beyaz gömlek giyerler, bu saflığı, temizliği ve yürekten bağlılığı ifade eder. Onun üstüne bağlılık yemini ettiği kutsal için akıtacağı kanların temsili ve tutkulu aşklarını simgeleyen kırmızı gömlek giyerler. Ve en son siyah zırhları her an ölüme hazır olduklarını simgelerdi.
Tabi şövalye olanlara soylulukları ve başarılarına göre topraklar verilir, şato ve ünvanlar da verilirdi. Turnuvalarda aşkları için mücadele ettikleri kadar kazandıklarında aldıkları ödüller de çok tatminkardı.
O zamanlardan bugünlere farkında olmadan ulaşan ritüellere bir göz atalım. Sanırım en fazla kullanılan ritüel selam vermek. Asker selamının aslında şövalyelerin el hareketi ile miğferini açarak yüzlerini göstermesi, ben düşman değilim, kim olduğumu görmen için şapkamı çıkarıyorum demektir. İngiltere’de trafiğin soldan akmasının sebebini öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Söylenene göre, şövalyelerin ani bir saldırıda kendilerini korumak için soldan yürümeleriymiş.
Bugün bile aramızda olan şövalye ruhlu insanlara selam olsun.