Otizm, nörogelişimsel bir bozukluk olup, bireylerin sosyal etkileşim, iletişim becerileri ve davranışsal esneklik konularında güçlükler yaşamasına neden olur. Son yıllarda, özellikle otizmde küresel artış gözlemlenmektedir. CDC (Amerika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi)‘nin verilerine göre, okul çağındaki her 31 çocuktan 1’inin otizm spektrum bozukluğu (OSB) tanısına sahip olduğu belirtiliyor. Bu oran, son yıllarda sürekli artış göstermektedir. Peki, bu artışın ardında ne gibi faktörler yatıyor?

Otizmde Küresel Artış: Nedenleri ve Etkenleri Nelerdir?

1. Tanı Kriterlerinin Genişlemesi ve Farkındalık Artışı

Otizm tanısı, geçmiş yıllara göre daha geniş bir spektrumda konulmaktadır. Eskiden yalnızca belirgin belirtiler gösteren bireyler tanımlanırken, günümüzde daha hafif formlar da tanınabiliyor. DSM-5 güncellemesi, daha geniş bir yelpazede otizmli bireyleri tanımaktadır. Bu durum, daha fazla çocuğun erken yaşta teşhis edilmesini sağlıyor. Ayrıca, aileler ve sağlıkçılar arasında artan farkındalık, otizmli bireylerin daha fazla teşhis edilmesine yol açmaktadır. Araştırmalar, 2000’li yıllarda her 150 çocuktan 1’inin otizmli olduğu tahminini veriyordu. Bu oran bugün her 31 çocuktan 1’ine yükselmiş durumda (CDC, 2020).

2. Çevresel Faktörler ve Genetik Etmenler

Otizmin kesin nedenleri hala tam olarak belirlenmemiş olsa da, çevresel ve genetik faktörlerin rol oynayabileceği düşünülmektedir. Özellikle çevresel kirleticiler, doğum sırasında yaşanan komplikasyonlar, ileri yaşta doğum yapan anneler gibi faktörlerin otizm riskini artırabileceği üzerinde duruluyor. Çevresel toksinler, besin katkı maddeleri ve aşırı kullanılan ilaçlar gibi etmenlerin otizm üzerindeki etkisi araştırılmaktadır. Ayrıca, bazı genetik yatkınlıkların otizm gelişiminde etkili olabileceği yönünde araştırmalar devam etmektedir. Çalışmalar, özellikle X kromozomu üzerindeki mutasyonların, otizm riskini artırabileceğini göstermektedir.

3. İleri Yaşta Anne ve Baba Faktörü

Birçok çalışma, otizmli çocukların doğumunun, genellikle 35 yaş ve üzeri annelerle ilişkilendirildiğini ortaya koymaktadır. Hem kadınların hem de erkeklerin ileri yaşlarda çocuk sahibi olmasının, genetik faktörler yoluyla otizm riskini artırabileceği öne sürülmektedir. Yapılan bir çalışmaya göre, 40 yaş ve üzerindeki babaların çocuklarında otizm gelişme oranı 2 kat daha fazla bulunmuştur (Saha, 2015). Benzer şekilde, 35 yaş ve üzerindeki annelerde de bu oran artmaktadır.

4. Toplum ve Eğitim Sistemine Etkisi

Otizm oranlarındaki artış, eğitim sistemleri ve sağlık hizmetleri üzerinde büyük bir baskı yaratmaktadır. Okullar, otizmli çocukların eğitimini desteklemek için daha fazla kaynağa ve eğitimli personele ihtiyaç duymaktadır. Bu bağlamda, erken müdahale programları, otizmli çocuklar için büyük önem taşır. Erken tanı ve müdahale, çocuğun gelişimsel becerilerini en üst düzeye çıkarabilir ve sosyal entegrasyonlarını artırabilir. Bu, sadece eğitim alanında değil, aynı zamanda aile destek programları ve psiko-sosyal yardımlar konusunda da toplumun ortak bir sorumluluğu haline gelmiştir.

5. Küresel Düzeyde Artış ve Farklı Ülkeler Arasındaki Farklar

Dünya genelinde otizm oranlarındaki artış hızının farklı ülkeler arasında değişiklik gösterdiği de dikkat çekmektedir. Gelişmiş ülkelerde daha yüksek teşhis oranları gözlemlenirken, gelişmekte olan ülkelerde bu oranlar daha düşük olabilmektedir. Bunun nedeni, sağlık altyapısının ve farkındalığın farklılık göstermesidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dünya genelinde otizm teşhisleriyle ilgili bir araştırma başlatmıştır. Ve buna göre gelişmiş ülkelerdeki oranların arttığı bildirilmektedir. Ancak gelişmekte olan ülkelerdeki oranların henüz doğru bir şekilde tespit edilmediğini belirtmiştir. Küresel olarak daha fazla ülke otizmle ilgili veri toplamaya başladıkça, bu oranların daha doğru bir şekilde belirlenmesi mümkün olacaktır.

Otizmle Yaşamak ve Toplumun Rolü

Otizmli bireylerin sayısındaki artış, sadece bilimsel bir mesele olmaktan çıkmıştır. Aynı zamanda toplumsal bir soruna dönüşmüştür. Bu artış, daha fazla kaynak, destek ve eğitim gerektirmektedir. Otizmli bireylerin sosyal entegrasyonu, eğitimde eşit fırsatlar ve ailelere yönelik destek programlarının genişletilmesi önemlidir. Toplumların karşılaşacağı en büyük zorluklardan biri olacaktır. Bu süreçte toplumun her kesiminin, otizmli bireylerin daha sağlıklı bir yaşam sürmeleri için el birliğiyle çalışması gerektiği açıktır. Çocukların en iyi gelişim fırsatlarına sahip olabilmesi için toplumsal farkındalık ve erken müdahale programları büyük önem taşımaktadır.