
Son zamanlarda yaşadığım şehirde bir sosyal kulübü takip ediyorum. Kuğulu kulübü bir çatı altında toplanmış ve içinde çeşitli dallara ayrılmıştı. Birbiri ile iletişim halinde tiyatro, kitap, müzik, felsefe, gezi ve benzer etkinliklere ilgi duyan insanların bir arada olduğu ve çeşitli aktiviteler düzenlediği keyifli bir grup. Ve ilginç bir tesadüf eseri bu kulüp toplanmak için Ankara’nın en iyi kahvesine sahip yıllardır yolum düştüğünde bir kahve içmeden geçmediğim Hypatia Kafe’de toplanıyor. Hypatia benim ilgimi her zaman çekmiştir. Önce o kafeye ismini görüp girmiş sonra kahvesinin hastası olup sürekli olarak gitmeye devam etmiştim. İsminin ilgimi çekmesi tabi ki tarihe olan ilgimden dolayı. Bence tarihin en önemli karakterlerinden biri olan İskenderiyeli Hypatia’dır.
Hayatını okudum, hatta filmi Agora’yı defalarca izledim. Dönemin en iyi matematikçilerinden biri olan babası Theon’dan ilk eğitimini aldıktan sonra Atina ve Roma’da eğitimine devam etti. Daha sonra memleketi İskenderiye’ye geri döndü. Ve çalışmalarına İskenderiye kütüphanesinde devam etti. Bu sırada Platon okulunda gençlerin farklılıklarını gözetmeden Platon ve Aristo’nun öğretilerinin eğitimini vermeye devam ediyordu. Çalışmaları günümüzde bilimin bir çok alanında temel taşları olmuştur. Astronomi, matematik ve felsefe üstüne yorum ve düzenlemeleri bilinen eserlerindendir.
Hypatia: İnsanın Becerikli Bir Primattır
Maalesef hayatını kaybetmeden önce dünyanın yuvarlak olduğunu söylemiştir. Ayrıca evrenin merkezi olarak bilinen dünyanın aslında uzaydaki bir gezegenden farkı olmadığını da ifade etmiştir. Yüksek egosu sayesinde kendini evrenin merkezi olarak gören insan, becerikli bir primattı onun gözünde. Dünyanın güneşin etrafında döndüğü gibi düşünceleri o devirde asla kabul görmedi. Ne yazık ki bu düşünceleri bugün bile bazı kesimler tarafından kabul edilmemektedir. Hypatia’nın bildiğinden geri adım atmaması o devirde her inanç ve kesimden insanın yaşadığı İskenderiye de onu hedef haline getirdi.
Yaptığı çalışmalar birden ortaya çıkan bilgiler değil tabi. Aldığı eğitim ve birikimlerin üstüne yaptığı çalışmalarla yeni alanlar ve gelişmelere açık temeller atmıştı.
İskenderiye de çok çeşitlilik ve inanç farklılıkları bulunmaktadır. Ayrıca cahil insanların çokluğu ve yanlış yönlendirilmesi sonucu İskenderiye Kütüphanesine yapılan saldırı sonucu eserlerin çoğu yakılmış ve yok edilmiştir. Bilim insanları ve Hypatia maalesef öldürülmüştür. Çoğu zaman düşünürüm, eğer bu tarz saldırılar ve yakılan kütüphaneler olmasaydı bizler bugün ne kadar daha ileri toplum olurduk dünyalı olarak? Bilim insanları idam edilmeseydi. Ve çalışmalarına destek verilseydi tüm dünya olarak ne kadar refah içerisinde olurduk. Ve en önemlisi evrende yerimiz nasıl olurdu? Her zaman merak ettiğim sorular.
Dünya binlerce yıl boyunca çeşitli nedenlerle kavimler ve inançlar olarak ayrılmıştır. Ve sürekli savaşmışlardır. Ne yazık ki binlerce yıl boyunca bu kadar savaştan sonra insanlık hep kaybetti. Bu Hypatia’nın bizim biraz becerikli primat olduğumuz savını çok desteklemekte bence.
Son olarak sözüm “Tarihten ders alınmadıkça tekerrür edecektir. “