
Şehir hayatında ya da kırsalda, insanlarla iç içe yaşayan sokak hayvanları, doğanın ve günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Genellikle kedi ve köpekler ön planda olsa da, kuşlardan sincaplara, kirpilerden kaplumbağalara kadar pek çok tür şehirlerin yeşil alanlarında ve sokaklarında kendine yer bulur. Üstelik, genişleyen şehirleşme ve doğanın dönüşümüyle birlikte tilki, gelincik, çakal gibi vahşi hayvanlar da artık çevremizde daha sık görünmeye başlamıştır. Bu çeşitlilik, sokak hayvanlarının yalnızca bizlerle değil, ekosistemin tamamıyla nasıl iç içe olduğunu gözler önüne seriyor.
Şehir Yaşamının Sessiz Kahramanları Sokakta Bizimle Yaşayan Canlar
Sokaklarda karşılaştığımız, bazen sahiplendiğimiz, bazen de onların bizi sahiplendiği dostlarımız var. Parklarda yanımıza kıvrılan bir kedi, arabamıza havlayarak kovalayan bir köpek ya da çete halinde dolaşan bir grup sokak köpeği. Onlar da tıpkı insanlar gibi farklı karakterlere sahipler. Kimi sevecen ve insan dostuyken, kimisi de geçmişte yaşadığı travmalar nedeniyle temkinli olabilir.
Ne yazık ki bazen tek bir saldırgan hayvan üzerinden tüm sokak hayvanları suçlanabiliyor. Bu durum da yanlış bir gündem oluşturuyor. Oysa onların da korkuları, içgüdüleri ve deneyimleri var. Açlık, korku ve korunma içgüdüsüyle hareket eden bu canlılar, çoğu zaman sevgiyi hissettiklerinde dostça davranıyorlar.
Sokak Hayvanları ve Şehir Hayatı Hayvanların Duygularını Anlamak
Sokak hayvanlarıyla uzun yıllardır iç içe yaşayan biri olarak onların beden dilini okumayı öğrendim. Bir bakış, bir hareket, tehdit mi yoksa sevgi dolu bir yaklaşım mı olduğunu anlatabiliyor. Onların da insanlar gibi travmaları var. Herkes onları beslemek veya sevmek için yaklaşmıyor; bazıları zarar veriyor, korkutuyor ya da şiddet uyguluyor. Dolayısıyla bir sokak hayvanının bazen temkinli olmasını yadırgamamak gerekir.
Sokak Hayvanları Travmalar ve Davranışlar
Hepimiz sokak köpeklerinin bazılarının arabaları kovaladığını görmüşüzdür. Bunun nedeni, belki de geçmişte bir arkadaşlarını veya ailelerinden birini bir arabanın ezmiş olmasıdır. Örneğin, bizim sokakta bir köpek vardı. Beni tanır, her gün aracımı park ettiğimde yanıma gelir, selamlardı. Ancak ona araba çarpmıştı ve bu olay onun hafızasında derin bir iz bırakmıştı.
Bir kış günü, yokuşta kalan bir aracı arkadan itmeye çalışırken o köpek birden bileğimden tutup çekmeye başladı. Önce ısırmak istediğini düşündüm, ama aslında beni arabadan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Daha önce yaşadığı travma nedeniyle refleks olarak böyle davranmıştı. Maalesef o an fark edemedim ve yanlış tepki verdim. Sonrasında bana mesafeli davranması, ona istemeden zarar vermiş olmanın verdiği büyük bir pişmanlık hissi uyandırdı.
Sokak Hayvanları Da Bizimle Aynı Mahalleyi, Aynı Sokakları Paylaşıyor: Sokaklardaki Dostlarımıza Sahip Çıkalım
Sokak hayvanları da bizimle aynı mahalleyi, aynı sokakları paylaşıyor. Barınma, yiyecek ve en önemlisi sevgiye ihtiyaç duyuyorlar. Her mahallede, sokak hayvanlarına sahip çıkan insanlar olduğu sürece, onlar da o mahalleye sahip çıkacaktır. Onlara bir kap su, bir kap mama ve biraz sevgi vererek hayatlarını kolaylaştırabiliriz.
Unutmayalım: Bir hayvana gösterdiğimiz şefkat, onun hayata olan güvenini artırır. Ve belki de o güven, bir gün bizim hayatımızı kurtarır!