
Millî Mücadele dönemi siyasal faaliyetler dışında atılan taktiksel adımların da bulunduğu bir dönemdir. Bu yazımızda bu adımlardan bir tanesi olan Bilecik Buluşması ve sonrasında yaşanan gelişmeden bahsedeceğiz. İstanbul Hükümeti ile Temsil Heyeti arasında Ali Rıza Paşa hükümeti zamanında düzenlenen Amasya Görüşmeleri ile İstanbul Hükümeti, Temsil Heyeti’ni resmen tanımıştı. Hatta Ali Rıza Paşa, diğer sadrazamlara göre daha ılımlı bir politika yürütmekteydi.
Mustafa Kemal Atatürk “Ali Rıza Paşa Kabinesi zamanında, Ferit Paşa zamanınkinden daha çok muvaffak olmaya başladık.” diye yazmıştır. Ancak Millî Mücadele yanlısı Ali Rıza Paşa Hükümeti, İtilaf Devletleri’nin gözüne batmaktaydı. Hatta İtilaf Devletleri Ali Rıza Paşa’ya ortak bir nota vermişlerdi. Bunun yanı sıra Akbaş Cephane Baskını ve Yunanlıların 3 Mart 1920’de taarruza geçmesi Ali Rıza Paşa’yı zor durumda bıraktı. O da hemen istifa etmekte çareyi buldu. Atatürk bu konuda “İşte bu hadise üzerine Ali Rıza Paşa’nın düşünebildiği tek çıkar yol, yerinde daha fazla kalmaktan vazgeçerek hemen çekilip bu sorumlu işten yakayı sıyırmak olmuştur.” diye yazmıştır.
Ali Rıza Paşa’dan sonra Salih Paşa Hükümeti kuruldu. Ancak bu hükümet uzun ömürlü olmadı. Salih Paşa’dan sonra Damat Ferit Paşa tekrardan iktidara geldi. İstifa ettiği 17 Ekim 1920 tarihine kadar yaklaşık altı ay iktidarda kaldı. Ve hemen ardından istifa etti. Onun yerine Ahmet Tevfik Paşa Hükümeti kuruldu. Bu hükümet saltanat kaldırılıncaya kadar iktidarda kaldı ve Osmanlı’nın son hükümeti oldu.
Tevfik Paşa Hükümeti göreve geçtiğinde ilk yaptığı iş Ankara ile temas kurmak oldu. Ankara bu temasa karşılık, Bahriye Nazırı Salih ve Dahiliye Nazırı İzzet Paşaların bulunduğu bir heyetle Bilecik’te görüşülebileceği söyledi. Buluşmanın 2 Aralık 1920’de yapılması kararlaştırılmıştır. İstanbul Hükümeti yola çıktı ve belirtilen yere geldi. Ankara’dan yola çıkan heyet ancak 5 Aralık’ta Bilecik’e ulaştı. Çünkü bu esnada Çerkez Ethem isyan etmişti ve onun isyanıyla uğraşılmaktaydı.
Bilecik Buluşması ve Mustafa Kemal Paşa
5 Aralık 1920 tarihinde Bilecik istasyonunda, trende yapılan görüşmede ilk sözü Mustafa Kemal Paşa almıştır. Paşanın ilk sorusu “Kimlerle tanışıyorum?” olmuştur. Salih Paşa, bu sorunun ardındaki amacı anlamayarak kendini tanıttı. Oysa anlatılmak istenen İstanbul Hükümeti’nin ve onun atadığı nazırların Ankara ve meclis tarafından tanınmadığını vurgulamaktı. Bundan sonra gerçekleşen konuşmayı Nutuk’tan aynen aktaracağım. “Ben, hemen İstanbul’da bir hükümetin varlığını ve kendilerini o hükümetin adamları olarak tanımıyorum. Bu nedenle, eğer İstanbul’daki bir hükümetin nazırları olarak görüşmek istiyorlarsa kendileri ile görüşmeyeceğimi söyledim. Ondan sonra kimlik ve yetki söz konusu olmaksızın görüşme uygun bulunmuştur.”
Görüşme birkaç saat sürdükten sonra Mustafa Kemal Paşa, heyetin İstanbul’a dönmesine izin vermedi. Ve heyeti Ankara’ya götürdü. Bu güzel ve yerinde bir emrivakiydi. Çünkü Ankara’ya götürülen heyetin, Büyük Millet Meclisi ile görüşmek için İstanbul’dan ayrıldıkları bildirilmiştir. Böylece ülkenin iyiliği ve uğrunda daha verimli ve etkili çalışmak üzere Ankara’ya katıldıkları, ilhak edildikleri bildirilmiştir. Bu da ikinci bir emrivaki oldu. Çünkü heyetin böyle bir amacı bulunmamaktaydı. Burada amaçlanan İstanbul Hükümeti’nin de artık Millî Mücadele’yi doğru ve yerinde bulmasıydı. Bunun için nazırlarını birlikte çalışmak üzere Ankara’ya gönderdiği haberinin duyurulmasıyla milletin tek bir yönde birleşmesiydi. Ayrıca uzun zamandır ülkede bulunan iki hükümetin yerine Ankara Hükümeti’nin duruma tam anlamıyla hâkim olduğu da gösterilmiştir.
İsmet İnönü hatıralarında İnönü savaşlarından sonra heyetin hâlâ Ankara’da olduğunu ve İstanbul’a dönmek için kendisiyle temasa geçtiklerini yazmıştır. Nihayet İstanbul’a gittiklerinde hiçbir vazife almamaları şartıyla gitmelerine izin verilmiştir. Hatta bu konuda bir kâğıt dahi imzalandı ancak Salih ve İzzet Paşa bu sözlerini yerine getirmemişlerdir. İstanbul’a gider gitmez istifa ettiler fakat daha sonra aynı kabinede başka nezaretlerde görev aldılar.